Breaking News

Servet-i Fünun ve Fecri-Âti Edebiyatı

 

Servet-i Fünun Edebiyatı

Servetifünun edebiyatı Recaizade Mahmut Ekrem’in Tevfik Fikret’i Servetifünun dergisinin başa geçirmesiyle başlar. O zamana kadar bir fen dergisi olan bu dergi, Tevfik Fikret’in başa geçmesiyle bir edebiyat dergisi halini alır. Tanzimat 2. döneminde başlayan Eski – Yeni tartışmalarında Recaizade’nin görüşleri etrafında yani Yeni çevresinde şekillenerek Batı edebiyatını esas alır. Bu bir yenileşme hareketi olduğu için Edebiyatıcedide ( Yeni Edebiyat ) olarak da adlandırılmıştır. 1896 – 1901 yıllarında etkili olan bu edebiyat, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Edebiyat ve Hukuk adlı makalesi yüzünden Abdülhamit tarafından kapatılmıştır.

– Sanat için sanat” ilkesine beğlıdırlar.
– Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir.
– Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir.
– Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
– Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
– Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.
– “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimserler.
– Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır. Bunlar; “sone” ve “terza-rima”ve  “müstezat” bütünüyle kendi oluşturdukları biçimlerdir.
– Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları nedeniyle) sosyal konulardan uzak dururlar.
– Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar.
– Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir.
– Roman tekniği sağlamdır.
– Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul’un çeşitli kesimlerinden alınmalıdır.
– Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir.
– Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir.

Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Şiir

– Şiirde konu ve biçim yönünden büyük yenilikler yapılmıştır.
– Heceyle denemeler olmakla birlikte ağırlıklı olarak aruz vezni kullanılmıştır.
– Servet-i Fünun şiirinde resim sanatından etkilenilmiştir.
– Sanat sanat içindir anlayışına uygun bireysel şiirler yazılmıştır.
– Sadece Tevfik Fikret bireysel şiirler yazdığı ilk dö-neminden sonra toplumcu şiirler yazmıştır.
– Şiirlerde aşk ve doğa gibi bireysel konular işlenmiş, sıfatlara ve doğa tasvirlerine bolca yer verilmiştir.
– Tanzimat sanatçılarından olan R. M. Ekrem’in “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışıyla hareket edilmiştir.
– Kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir.
– Şiirde musikiye, şekil kusursuzluğuna önem verilmiştir.
– Aruz Türkçeye uydurulmaya çalışılmıştır.
– Aruz kalıpları konuya göre seçilmiş, bir şiirde birden fazla aruz kalıbı kullanılabilmiştir.
– Sone ve terza-rima gibi Batı’dan alınan nazım şekilleri ilk kez bu dönemde kullanılmıştır.
– Serbest müstezat, Servet-i Fünun şiirinde çokça kullanılmıştır.
– Arapça ve Farsçadan, daha önce kullanılmamış sözcükleri kullanmayı bir hüner olarak görmüşlerdir.
– Divan ve Tanzimat’tan farklı yeni imgeler (beyaz titreyiş, anılarımın gecesi vb.) kullanmışlardır.
– Süslü, sanatlı bir dil vardır.
– Anlam bir mısrada değil diğer mısrada tamamlanmış, şiirin bütünlüğüne önem verilmiştir.
– Şiirde sembolizm ve parnasizmin etkisi vardır.
– Nazım nesre yaklaştırılmıştır, manzum hikâyeler yazılmıştır.
– Bu dönemde, mensur şiir örnekleri verilmeye başlanmıştır.

 

Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Roman ve Hikaye

– Hikayelerde halka yaklaşan dil romanlarda ağırlaşır ve halktan uzaklaşır.
– Romanlarda İstanbul’un aydın yaşamı saray ve konak hayatı işlenmiştir.
– Romanlarda çarpık ilişkiler konu edinilmiştir.
– Romanlar mutlu başlar ayrılık ve ölümle biter.
– Kuşak çatışması bu dönemde iyice derinleşir.
– Roman kişileri hasta, bunalımlı ve karamsardır
– En güçlü romancılar H.Ziya ve M. Rauf’tur.
– Hikâye ve roman, teknik yönünden geliştirilerek edebî bir çizgiye ulaştırılmıştır. Batılı anlamda ilk roman örnekleri bu dönemde ortaya konmuştur.
– Servet-i Fünûn Edebiyatında şiirde olduğu gibi romanda da, devrin siyasal baskıları nedeniyle sosyal konulardan uzak durulmuştur.
– Yazarlar, konularını genellikle İstanbul’da geçen olaylardan, kahramanlarını ise aydınların arasından seçmişlerdir. Romanda daha çok, hayali ve yapmacık konular ele alınmıştır. Hikâyede ise yer yer halkın sorunlarına yer verildiği görülür.
– Hikâye ve romanda “hayal kırıklığı, üzüntü, marazî duygulanmalar, başarısız aşklar” en çok işlenen konular arasındadır.
– Servet-i Fünûncuların romanlarıyla hikâyeleri genellikle realist ve natüralist bir özellik taşır. İlk başlarda ” romantizmin etkisi görülse de romantizm, yerini zamanla realizm ve natüralizme bırakır. Realizme geçişle birlikte hayalin yerini gözlemler alır.
– Betimlemeler, genellikle gözleme dayalıdır ve nesneldir.
– Romanlarda kadın kahramanlar, erkek kahramanlar kadar önem kazanmıştır. Yazarlar, kahraman olarak seçtikleri kadın tiplerini ayrıntılı olarak tasvir ve tahlil etmişlerdir. Tanzimat romancılığında cariye, halayık vb. tiplerle karşımıza çıkan kadın, Edebiyat-ı Cedîde romanında gerçeğe daha yakındır.
– Bu dönem romanlarında düşünen, varlığını kişiliğiyle duyuran güçlü kadın tipleriyle karşılaşırız.
– Servet-i Fünûn hikâyelerindeki halka yaklaşan doğal dil, romanlarda ağırlaşır ve halktan uzaklaşır. Mutlu bir azınlık dili olur.
– Romanlarda söz sanatlarıyla yüklü, ağır bir dil kullanılır. Cümleler, Fransızca cümle yapısına uygundur. Özellikle “ve” bağlacından yararlanılarak cümleler iyice uzatılır. Bu da anlaşılmayı zorlaştırır.
– Roman tekniği sağlamdır. Romancı, eserinde kişiliğini gizler. Konu dışı bilgilere yer verilmemiş, gereksiz betimlemelere başvurulmamıştır.

 

Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Tiyatro

– Tiyatro türünde dönemin baskısı nedeniyle hemen he-men hiçbir gelişme gösterilmemiştir.
– Sadece Hüseyin Suat, dönemin tiyatro yazarı olarak öne çıkmıştır.

 

Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları ve Eserleri

TEVFİK FİKRET

– Özgürlük, hak, hukuk ve insanlık üzerinde durmuştur.
– Sanatı sanat için yapmıştır.
– Ağır bir dille bireysel ve toplumsal konulara birlikte önem vermiştir.
– Yapıtlarında daha önce kullanılmamış sözcüklere rastlanır.
– Aruzu Türk Edebiyatında en başarılı kullanan şairler arasındadır.
– Hece ölçüsüyle daha çok çocuk şiirleri yazmıştır. Serbest müstezat, sone, terza rimayı gayet iyi kullanır.
– Parnasizm etkisi yapıtlarında görülmektedir.

Eserleri: Rübab-ı Şikeste, Rübab’ın Cevabı, Haluk’un Defteri, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin

CENAP ŞAHABETTİN

– Gerçek mesleği doktorluk olan sanatçı, Servet-i Fünun edebiyatının Tevfik Fikret’ten sonra gelen en önemli şairidir.
– Tıp eğitimi için gönderildiği Paris’te, tıptan çok şiire alaka duymuş ve Fransız sembolistlerini tanımıştır.
– Servet-i Fünun döneminde düzyazı alanında en ünlü sanatçılardan biridir.

Eserleri: Tâmat, Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mek­tupları, Tiryaki Sözleri, Yalan, Körebe, Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Sulh

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL

– Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları ortaya koyan sanatçıdır.
– Servet-i Fünun döneminde roman ve hikâye türünün en önemli ismidir.
– Eserlerinde realizm etkileri görülür.
– Kullandığı dil sanatlı ve ağırdır.
– Sıra dışı bir cümle düzeni vardır.
– Romanlarında zengin ve aydın kişileri konu edinir.

Eserleri: Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı, Sefile, İzmir Hikâyeleri, Aşka Dair, Onu Beklerken, Kadın Pençesi, Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Kâbus, Füruzan, Fare, Sanata Dair, Mensur Şiirler

MEHMET RAUF

– Servet-i Fünûn romanının Halit Ziya Uşaklıgil’den sonra ikinci büyük ismidir.
– Romanlarının temel konusunu aşk oluşturur.
– Dağınık bir üsluba sahip olduğu için çok kez eleştirilmiştir.
– Kahramanları idealize edilmiş tipler olduğu için yaşamın gerçekleriyle uyuşan davranışlarda bulunmazlar.
– Kahramanların psikolojisini iyi şekilde tasvir eder.
İlk psikolojik romanımız olan Eylül’ü yazmıştır.

Eserleri:
Roman: Eylül, Genç Kız Kalbi, Böğürtlen…
Hikâye: Eski Aşk, Aşk Kadını Mensur Şiir: Siyah İnciler Tiyatro: Pembe Köşk

HÜSEYİN CAHİT YALÇIN

– Şiir, roman, öykü, hatıra, eleştiri türünde eserler vermiştir.
– Şiirlerinde aruz veznini tercih etmiştir.
– Hayal – Hakikat çatışması eserlerinde geniş şekilde yer alır.
– Realizm ve natüralizm etkisinde eserler ortaya koymuştur.

Eserleri: Nadide, Hayal İçinde, Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiye, Kavgalarım, Siyasi Hatıralar, Edebi Hatıralar

Fecri-Âti Edebiyatı

20 Mart 1909’da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman, Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Fuat, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910’da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.
 Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (manifesto/ beyanname) yayımlayan topluluktur.
 Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
 Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.
 “Sanat şahsi ve muhteremdir.” (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.
 “Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.” görüşüne sahiptirler.
 Batıdaki benzerleri gibi dil, edebiyat ve sanatın gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmek; gençleri bir araya getirmek; seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak; Batıdaki benzer topuluklarla temas kurmak, böylece Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak amacındadırlar.
 Servet-i Fünûn’a bir tepki olarak ortaya çıkmasına rağmen, şiir sahasında bu edebiyatın özelliklerini sürdürürler.
 Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar tabiat ve aşktır.
 Tabiat tasvirleri gerçekten uzak ve subjektiftir.
 Dil bakımından Servet-i Fünûn’un devamıdır. Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, günlük dilden uzak ve kapalı bir şiir dili oluşturmuşlardır.
 Aruz veznini kullanarak serbest müstezat türünü daha da geliştirmişlerdir.
 Fecr-i Aticiler tiyatro ile yakından ilgilenmişlerdir.
 Şiirde özellikle Sembolizmin etkisi söz konusudur. Hikâyede Maupassant, tiyatroda ise Henrich İbsen örnek alınır.
 Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçüleri etrafında birleşmeyi değil, ferdi hürriyeti ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savundukları için kısa sürede dağılmışlardır.
 Dağılmalarında özellikle Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp‘in çıkardıkları Genç Kalemler dergisi etkilidir. Yani Milli Edebiyat hareketinin başlaması Fecr-i Ati’yi bitirir.
 Fecr-i Ati, Edebiyat-ı Cedide ile Milli Edebiyat arasında bir köprü görevi görür.
-Fecr-i Ati’nin en önemli temsilcisi Ahmet Haşim‘dir.

 

Fecri-Âti Edebiyatı Sanatçıları ve Eserleri

AHMET HAŞİM (1884 – 1933)

– 1909’da Fecr-i Aticilere katılmıştır.
– Fecr-i Ati topluluğu dağıldıktan sonra da yoluna devam etmiştir.
– Fecr-i Ati topluluğunun ve modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir.
– “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” başlığı altında şiir anlayışını açıklamıştır.
– Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır.
– Şiirde konudan çok, söyleyişi önemser.
– Gerçek şiir ona göre herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir.
– Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok musikiye yakın bir tür olarak görür.
– Önceleri Arapça ve Farsçayla yüklü bir dili varken, zamanla Türkçe ağırlıklı bir dile yönelir.
– Şiirlerinde aşk ve doğa, çocukluk anıları, gerçek hayattan kaçış konuları egemendir.
– Güneşin doğuşu ve batışı, göl, kızıl renkler, akşam onun şiirlerinde sıkça yer bulur.
– Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
– Sembolizmden ve empresyonizmden etkilenmiştir.
– “Sanat için sanat” anlayışına bağlıdır.
– Fıkra, sohbet gezi yazısı türlerinde de önemli eserler vermiştir.

Eserleri:
Şiir: Piyale, Göl Saatleri
Sohbet: Gurabahane-i Laklakan (Fıkra özelliği de gösterir)
Fıkra: Bize Göre (Bu kitaptaki bazı metinler deneme türü içerisinde değerlendirilmektedir.)
Gezi yazısı: Frankfurt Seyahatnamesi

TAHSİN NAHİT (1887 – 1919)

– Fecr-i Ati topluluğu şairi ve oyun yazarıdır.
– Bireysel konulu şiirler yazmıştır.
– Şiirleri sanat gücü bakımından çok güçlü değildir.
– Şiirleri Ahmet Haşim etkisindedir.
– Tiyatro oyunları da yazmıştır.

Eserleri:
Şiir: Ruh-i Bikayd
Tiyatro: Hicranlar, Jön Türk, Firar, Kırık Mahfaza

Dönemin Bağımsız Sanatçıları

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati döneminde yazdıkları halde bu topluluklara katılmayan sanatçılardır.

AHMET RASİM (1864 – 1932)

– Fıkra, makale ve anılarıyla tanınır.
– Çocukluğunu, basın hayatını, İstanbul’un günlük yaşan-tılarını başarılı bir üslupla anlatmıştır.

Eserleri:
Fıkra: Eşkâl-i Zaman, Şehir Mektupları
Anı: Gecelerim, Falaka, Gülüp Ağladıklarım
Roman: Hamamcı Ülfet
Söyleşi: Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864 – 1944)

– Servet-i Fünuncuların etkili olduğu bir dönemde bu top-luluğa girmemiştir.
– Ahmet Mithat Efendi’nin “halk için roman” anlayışına uygun eserler vermiştir.
– İlk romanı “Şık” ile tanınmış ve sevilmiştir.
– Halkın diliyle (Özellikle mahalle kadınlarının dili) ve mi-zahi bir üslupla halkı aydınlatıcı romanlar yazmıştır.
– Romanlarında İstanbul halkının ört, adet, gelenek ve göreneklerini ve yaşayışını yansıtmıştır.
– Romanlarındaki kahramanlarını yetiştikleri ortamın diliyle konuşturur, sosyal çevresiyle birlikte anlatır.
– Alafranga yaşama özenen züppe tipleri, şöhret meraklı-larını, batıl inançlara düşkün insanları mizahi bir üslupla eleştirmiştir.
– Natüralizmden etkilenmiştir.

Eserleri:
Roman: Şık, Şıpsevdi, İffet, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Nimetşinas, Metres, Ben Deli Miyim?, Mutallaka, Kaynanam Nasıl Kudurdu, Evlere Şenlik, Utanmaz Adam, Mezarından Kalkan Şehit
Hikâyeleri: Kadınlar Vaizi, Namusla Açlık Meselesi, İki Hö-düğün Seyahati, Melek Sanmıştım Şeytanı, Meyhanede Hanımlar, Gönül Ticareti
Tiyatro: Hazan Bülbülü, Kadın Erkekleşince


Kaynakça : https://www.basarisiralamalari.com/

Hiç yorum yok